Sunday, September 18, 2016

Zanaatkâr

Richard Sennett
Ayrıntı Yayınları
Çeviren : Melih Pekdemir


Bu benim Sennett'in okuduğum ilk kitabıydı, çok da ilgimi çekti... Başka kitaplarını zorlansam da İngilizce okuyacağım. Melih Bey maalesef çok zayıf bir çevirmen. Bu kadar perişan çevirileri okumak mümkün değil. Sennett çevirileri zaten sıradan bir çevirmene uygun değil, birikimi yüksek, kültürlü insanların çevirmesi lazım. Şu "kültürlü" lafı hoş değil, biliyorum, ama gerekli olan şey tam da bu. Tek sayfadan örnek vereceğim:

Birinci Bölüm, sayfa 32. Önsözü saymazsak bu aslında kitabın 2. sayfası:
"Üçüncü bir zanaatkârı ise şehrin konser salonunda dinlemek mümkündür. Burada orkestra konuk bir icraatçıyla prova yapmaktadır: icraatçı orkestranın yaylı çalgılar bölümüyle takıntılı bir şekilde çalışır vaziyettedir. <...> Zanaatkâr bağlanılmış (angaje olunmuş) özgül bir insanlık durumunu temsil eder."

Burada Melih Bey "performer"ın Türkçesinin "icraatçı" olduğunu zannetmiş. İcraatın içinden... Nasıl bir icraat yapıyor acaba? Kitabın ana iskeletini oluşturan üç örnekten biri bu "icraatçı". Melih Bey, onun Türkçesi : "icracı". İcracı derseniz müzik camiası anlar, ama genel okura çok da bir şey ifade etmez. Burada çeviride uygun sözcük : "Konuk solist"tir. Çünkü solist orkestraya kapris yapıyor / yapabiliyor. Sıradan bir icracı değil o.

Çevirmenlerde genel bir sıkıntı var: "Specific" görünce yerine "özgül" yazıyorlar. Yapmayın arkadaşım, yazılan şeyi biraz anlamaya çalışın. Siz sonuçta bot değilsiniz, anlayarak çevirin, anlaşılmasını sağlayın. Şunu diyecek: "Zanaatkarlık, insanın bağımlılık içinde olduğu belirli bir durumu temsil eder." Ama onu diyemiyor, "Zanaatkâr bağlanılmış (angaje olunmuş) özgül bir insanlık durumunu temsil eder." diyor. Neden? Türkçe bilmiyor, ya da okuduğunu anlamıyor zaten, onu anlamak gibi bir endişesi yok, çevirmek gibi bir endişesi var.

5 üzerinden 1. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Başlıkta "Zanaatkâr"da şapkalı a konulması zaten eksi. Şapkalı a kullanılması başlı başına bir tutarsızlık - hatta yanlıştır. Ayrıntıya girmeyeceğim. Diyelim koyacağız, o zaman metnin içindeki "hayal", "hal" gibi sözcüklerde neden kullanılmamış? Keyif o şekilde... Hep kullanılmış olsa, "muhafazakar kafa" deyip geçerdik, ama keyfe göre kullanılması yapılan işe saygı duymamanın bir ifadesi...

Geç edit: Bu kitabı sonradan zorlayıp, ortalarına kadar okudum. Hakikaten rezil perişan bir çeviri.  Bence onlarca değil, yüzlerce çeviri hatası, saçmalığı var. Kitaba el sürülmemesini tavsiye ederim...

No comments:

Post a Comment